DİĞER
"Cevriye neden fosforlu? Suat Derviş romanında bunu açıklıyor, ancak Zeki Duygulu, Cevriye’sini fosforlu kılarken ne düşünmüş, ne amaçlamıştı? Bu ne yazık ki cevabını henüz bulamadığım bir soru. Fosforlu, şarkıdan önce ve sonra yayınlanmış argo sözlüklerinde yer almayan bir kelime. Yani muhtemelen şarkı öncesi bilinen bir yakıştırma olmasa gerek."
"Olay asla aradığımız yerde bulunmaz, ancak hiç beklemediğimiz yerde karşımıza çıkabilir. Demek ki yaşamımızın önemli olaylarıyla aramızda tuhaf bir ilişki vardır. Başımıza geldiğinde anlamayız, çok geç anlarız. Anlama zaten bu gecikmedir. Önemli diye düşündüğümüz olayların aslında hiç önemi olmadığının anlaşıldığı bir zaman gelir, asıl önemli olanları ise hiç fark etmemişizdir bile."
"Artık hatırlamıyoruz. Erişilebilir pratikler hayreti öldürüyor. Şiirler, kıssalar, kitaplar bir doymuşlukla özümsenmek yerine sadece kullanılmak için varlar. Dijitalleşmenin getirdiği enformasyon aşırı yüklenmesi, insanlık durumunu yeni bir hâle büründürdü."
Dazlak kafalı, şişkin pazulu, bol kaslı, eli topuzlu zebani hırsızlara, namussuzlara, zamlara, güzellik müsabakalarına, masonlara, Errol Flynn’a, din tacirlerine, siyasetçilere… indiriyor topuzunu.
Nâzım Hikmet, çeviri işinden genel olarak hoşlanmamakla ve bu işi ailesinin geçimini temin etmek için yaptığı işlerden biri olarak görmekle beraber, şimdi mutludur. Harb ve Sulh'un ilk edebî çevirisi olduğunu düşünür...
İki yüze yaklaşan maddeyi kapsayan bu sözlükte, 1950’lerin geniş anlamda müzikal ve kültürel portresi ele alınıyor...
© Tüm hakları saklıdır.